19 Mayıs 2009 Salı

kibaranlamıyla başkasına öykünen
asla özgün olmayı beceremiyen
taklitçi
gördüğü şeyin aynısını mutlaka alıp
takıp takıştıran
insanlardan
gitgide soğuyorum.
özgün olun azıcık

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Zaman kısa, gecelerimiz daha da fazla.
“dörtnala sevişmek lazım.”
‘ Yoksuluz ’ demiş ya Cemal Süreya, evet, fazlasıyla. Anı yaşamak gerek, her istenileni istenildiği anda yapmak gerek, dakikaları geçmiş zamana bırakmadan.
İki beden gerek, iki yürek gerek. Aşkı ve tutkuyu üzerindeki soyut kıyafetten arındırıp, çırılçıplak bırakmak, dörtnala sevişmek gerek. Nasıl güzel betimlenir ki sevişmelerin nemli soluğu.
Nasıl bir kuş yaratmak lazım ki saçlarına karışabilsin.
“ Kırmızı bir kuştur soluğum
Kumral göklerinde saçlarının
Seni kucağıma alıyorum
Tarifsiz uzuyor bacakların.”
Tenimde senden kalan başka bir yaşam.
Kokuma karışmış yepyeni, kimsenin duyumsayamayacağı sana ait aşk kokusu.
Sonbahar kokuyorsun.
Senin teninin kokusu.
Omzunda ağlarken bir “an”ın ertesi
Anlıyorum, daha sıkı sarılmalıyım.
Sarılıyorum.
Kollarım dolanıyor beline, ellerimi kenetliyorum
Dilimde susma arzusu,
Sarılıyor ellerim.
“Kırmızı bir at oluyor soluğum
Yüzümün yanmasından anlıyorum
Yoksuluz gecelerimiz çok kısa
Dörtnala sevişmek lazım.”

san



Kırmızı bir kuştur soluğum
Kumral göklerinde saçlarının
Seni kucağıma alıyorum
Tarifsiz uzuyor bacakların

Kırmızı bir at oluyor soluğum
Yüzümün yanmasından anlıyorum
Yoksuluz gecelerimiz çok kısa
Dörtnala sevişmek lazım