mutfaktan gelen ağır kokunun aksine salonu dolduran ağırlıklı şeftali olmak
üzere, meyve kokusu anılarını tazeliyordu sanki.
salonun kapısını çarparcasına kapattı
o kötü kokuyu kabul etmedi içeriye.
meyve aromasını içine çekti.
burun deliklerinin fazlaca açıldığını hissedecek kadar içinde hissetti kokuyu.
balkon demek için şahit gereken minicik dikdörtgen parçaya çıktı tekrardan.
sıkılıyordu.
sebebini bilmesede içinde kötü bir şeyler vardı.
şu şeftali kokusu;
nerden tanıyordu onu?
hangi anıdan çıkagelmişti bu koku?
çocukluk hatıralarından mı, yoksa onyedinin mis kokulu aşklarından mı?
tanıyamadı.
biraz önce ağır salça kokan mutfaktan çağrıldığını duyumsadı.
önündeki tabakta salçadan şeftali kokusu ayıklamaya çalışarak şimdi ye baktı.
-şimdi ye!